Kur’an-ı Kerim’de Okunacak Kısa Ayetler | Arapça ve Türkçe Anlamları
Kur’an-ı kerim’de bulunan okunacak dualar ve kısa ayetler hangileridir? Hangi ayetleri okumak çok sevaptır? İşte Arapça ve Türkçe anlamları ile dualar. Kutsal kitabımız olan Kur’an-ı Kerim’i okumak şüphesiz çok sevaptır. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) bu konuda şöyle buyurmuşlardır;
“Sizin en hayırlınız Kur’an-ı Kerim’i öğrenen ve öğretenlerinizdir.”
Kur’an-ı Kerim’de Okunacak Kısa Ayetler | Arapça ve Türkçe Anlamları
Peygamber Efendimiz (S.A.V.)’in Hadis-i Şerif’inden de anlaşılacağı üzere Kur’an-ı Kerim’i okumak ve çocuğumuza, eşimize, çevremizdekilere öğretmek hem kendimize hem de öğrettiğimiz kişilere çok büyük sevap kazandırır.
FATİHA SURESİ
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ١﴾ اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَۙ ﴿٢﴾ اَلرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِۙ ﴿٣﴾ مَالِكِ يَوْمِ الدّ۪ينِۜ ﴿٤﴾ اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُۜ ﴿٥﴾ اِهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَق۪يمَۙ ﴿٦﴾ صِرَاطَ الَّذ۪ينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْۙ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلَا الضَّٓالّ۪ينَ ﴿٧
FATİHA SURESİ OKUNUŞU
1- “Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.”
2- Elhamdulillâhi Rabbi’l-âlemîn.
3- Er-Rahmâni’r-Rahîm. 4- Mâliki yevmi’d-dîn.
5- İyyâke na’budu ve iyyâke neste’în.
6- İhdine’s-sırâta’l-mustakîm.
7- Sırâta’l-lezîne en’amte aleyhim. Ğayri’l-meğdûbi aleyhim ve le’d-dâllîn.”
FATİHA SURESİ ANLAMI
1- Rahmân ve rahîm olan Allah’ın adıyla.
2- Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.
3- O, rahmândır ve rahîmdir.
4- Ceza gününün mâlikidir.
5- (Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız.
6- Bize doğru yolu göster.
7- Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil! Âmin.
AYET-EL KÜRSİ
اَللّٰهُ لاَ إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ لاَ تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ مَن ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ إِلاَّ بِإِذْنِهِ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلاَ يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِّنْ عِلْمِهِ إِلاَّ بِمَا شَاء وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَلاَ يَؤُودُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ
AYETEL KÜRSİ TÜRKÇE OKUNUŞU
“Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.”
“Allâhü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm, lâ te’huzühu sinetün velâ nevm, lehu mâ fissemâvâti ve ma fil’ard, men zellezi yeşfeu indehu illâ bi’iznih, ya’lemü mâ beyne eydiyhim vemâ halfehüm, velâ yü-hîtûne bi’şey’in min ilmihî illâ bima şâe vesia kürsiyyühüssemâvâti vel’ard, velâ yeûdühû hıfzuhümâ ve hüvel aliyyül azim.” (Bakara suresinin 255)
AYETEL KÜRSİ TÜRKÇE ANLAMI
Rahmân ve rahîm olan Allah’ın adıyla.
“Allah kendisinden başka hiçbir ilah olmayandır. Diridir, kayyumdur. Onu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey onundur. İzni olmaksızın onun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar onun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. Onun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.) Gökleri ve yeri koruyup gözetmek ona güç gelmez. O, yücedir, büyüktür.”
AMENERRASULÜ
اٰمَنَ الرَّسُولُ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْهِ مِنْ رَبِّه۪ وَالْمُؤْمِنُونَۜ كُلٌّ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَمَلٰٓئِكَتِه۪ وَكُتُبِه۪ وَرُسُلِه۪ۜ لَا نُفَرِّقُ بَيْنَ اَحَدٍ مِنْ رُسُلِه۪۠ وَقَالُوا سَمِعْنَا وَاَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَاِلَيْكَ الْمَص۪يرُ
لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْساً اِلَّا وُسْعَهَاۜ لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْۜ رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَٓا اِنْ نَس۪ينَٓا اَوْ اَخْطَأْنَاۚ رَبَّنَا وَلَا تَحْمِلْ عَلَيْنَٓا اِصْراً كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِنَاۚ رَبَّنَا وَلَا تُحَمِّلْنَا مَا لَا طَاقَةَ لَنَا بِه۪ۚ وَاعْفُ عَنَّا۠ وَاغْفِرْ لَنَا۠ وَارْحَمْنَا۠ اَنْتَ مَوْلٰينَا فَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِر۪ينَ
AMENERRASULÜ TÜRKÇE OKUNUŞU
“Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.”
Amene-rrasûlu bimâ unzile ileyhi min rabbihi velmu/minûn(e)(c) kullun âmene bi(A)llâhi ve melâ-iketihi ve kutubihi ve rusulihi lâ nuferriku beyne ehadin min rusulih(i)(c) ve kâlû semi’nâ ve ata’nâ(s) ġufrâneke rabbenâ ve-ileyke-lmasîr(u) (Bakara-285)
Lâ yükellifu(A)llâhu nefsen illâ vus’ahâ(c) lehâ mâ kesebet ve’aleyhâ me-ktesebet(k) rabbenâ lâ tu-âḣiżnâ in nesînâ ev aḣta/nâ(c) rabbenâ velâ tahmil ‘aleynâ isran kemâ hameltehu ‘ale-lleżîne min kablinâ(c) rabbenâ velâ tuhammilnâ mâ lâ tâkate lenâ bih(i)(s) va’fu ‘annâ vaġfir lenâ verhamnâ(c) ente mevlânâ fensurnâ ‘ale-lkavmi-lkâfirîn(e) (Bakara-286)
AMENERRASULÜ ANLAMI
” Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: “Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.” Şöyle de dediler: “İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır.”(Bakara-285)
Allah bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. (Şöyle diyerek dua ediniz): “Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.” (Bakara-286)
FECR SURESİ
وَالْفَجْرِۙ
وَلَيَالٍ عَشْرٍۙ
وَالشَّفْعِ وَالْوَتْرِۙ
وَالَّيْلِ اِذَا يَسْرِۚ
هَلْ ف۪ي ذٰلِكَ قَسَمٌ لِذ۪ي حِجْرٍۜ
اَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍۙۖ
اِرَمَ ذَاتِ الْعِمَادِۙۖ
اَلَّت۪ي لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِي الْبِلَادِۙۖ
وَثَمُودَ الَّذ۪ينَ جَابُوا الصَّخْرَ بِالْوَادِۙۖ
وَفِرْعَوْنَ ذِي الْاَوْتَادِۙۖ
اَلَّذ۪ينَ طَغَوْا فِي الْبِلَادِۙۖ
فَاَكْثَرُوا ف۪يهَا الْفَسَادَۙۖ
فَصَبَّ عَلَيْهِمْ رَبُّكَ سَوْطَ عَذَابٍۙۖ
اِنَّ رَبَّكَ لَبِالْمِرْصَادِۜ
فَاَمَّا الْاِنْسَانُ اِذَا مَا ابْتَلٰيهُ رَبُّهُ فَاَكْرَمَهُ وَنَعَّمَهُ فَيَقُولُ رَبّ۪ٓي اَكْرَمَنِۜ
وَاَمَّٓا اِذَا مَا ابْتَلٰيهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُ فَيَقُولُ رَبّ۪ٓي اَهَانَنِۚ
كَلَّا بَلْ لَا تُكْرِمُونَ الْيَت۪يمَۙ
وَلَا تَحَٓاضُّونَ عَلٰى طَعَامِ الْمِسْك۪ينِۙ
وَتَأْكُلُونَ التُّرَاثَ اَكْلاً لَماًّۙ
وَتُحِبُّونَ الْمَالَ حُباًّ جَماًّۜ
كَلَّٓا اِذَا دُكَّتِ الْاَرْضُ دَكاًّ دَكاًّۙ
وَجَٓاءَ رَبُّكَ وَالْمَلَكُ صَفاًّ صَفاًّۚ
وَج۪ٓيءَ يَوْمَئِذٍ بِجَهَنَّمَ يَوْمَئِذٍ يَتَذَكَّرُ الْاِنْسَانُ وَاَنّٰى لَهُ الذِّكْرٰىۜ
يَقُولُ يَا لَيْتَن۪ي قَدَّمْتُ لِحَيَات۪يۚ
فَيَوْمَئِذٍ لَا يُعَذِّبُ عَذَابَهُٓ اَحَدٌۙ
وَلَا يُوثِقُ وَثَاقَهُٓ اَحَدٌۜ
يَٓا اَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُۗ
اِرْجِع۪ٓي اِلٰى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَرْضِيَّةًۚ
فَادْخُل۪ي ف۪ي عِبَاد۪يۙ
وَادْخُل۪ي جَنَّت۪ي
FECR SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU
Bismillâhirrahmanirrahim
- Vel-fecr(i)
- Ve leyâlin ‘aşr(in)
- Ve-şşef’i vel-vetr(i)
- Velleyli iżâ yesr(i)
- Hel fî żâlike kasemun liżî hicr(in)
- Elem tera keyfe fe’ale rabbuke bi’âd(in)
- İrame żâti-l’imâd(i)
- Elletî lem yuḣlak miśluhâ fî-lbilâd(i)
- Ve śemûde-lleżîne câbû-ssaḣra bil-vâd(i)
- Ve fir’avne żî-l-evtâd(i)
- Elleżîne taġav fî-lbilâd(i)
- Fe-ekśerû fîhâ-lfesâd(e)
- Fesabbe ‘aleyhim rabbuke sevta ‘ażâb(in)
- İnne rabbeke lebilmirsâd(i)
- Fe-emmâ-l-insânu iżâ mâ-btelâhu rabbuhu fe-ekramehu ve na’’amehu feyekûlu rabbî ekramen(i)
- Ve emmâ iżâ mâ-btelâhu fekadera ‘aleyhi rizkahu feyekûlu rabbî ehânen(i)
- Kellâ(s) bel lâ tukrimûne-lyetîm(e)
- Velâ tehâddûne ‘alâ ta’âmi-lmiskîn(i)
- Ve te/kulûne-tturâśe eklen lemmâ(n)
- Ve tuhibbûne-lmâle hubben cemmâ(n)
- Kellâ iżâ dukketi-l-ardu dekken dekkâ(n)
- Ve câe rabbuke vel-meleku saffen saffâ(n)
- Ve cî-e yevme-iżin bi-cehennem(e)(c) yevme-iżin yeteżekkeru-l-insânu ve ennâ lehu-żżikrâ
- Yekûlu yâ leytenî kaddemtu lihayâtî
- Feyevme-iżin lâ yu’ażżibu ‘ażâbehu ehad(un)
- Velâ yûśiku ve śâkahu ehad(un)
- Yâ eyyetuhâ-nnefsu-lmutme-inne(tu)
- İrci’î ilâ rabbiki râdiyeten merdiyye(ten)
- Fedḣulî fî ‘ibâdî
- Vedḣulî cennetî
FECR SURESİNİN ANLAMI
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
- Yemin olsun fecre,
- On geceye,
- Çifte ve teke,
- Geçip gitmekte olan geceye!
- Akıl sahibi olanlar için, bunlarda gerçeği kanıtlayan bir yemin değeri var, değil mi?
- Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine?
- Yüksek binalarla dolu İrem’e?
- Ki, beldeler arasında onun eşi benzeri yaratılmamıştı.
- Vâdilerde kayaları oyup yontarak sağlam evler yapan Semûd kavmine?
- Büyük saltanat ve çok sağlam kaleler sahibi Firavun’a?
- Bunların hepsi, yaşadıkları ülkelerde azdıkça azdılar.
- Taşkınlıklarıyla oralarda çokça bozgunculuk yaptılar.
- Bu yüzden Rabbin onlar üzerine azap kamçıları yağdırdı.
- Çünkü Rabbin, kullarını devamlı sûrette gözetlemektedir.
- Ama insan, Rabbi onu varlıkla sınayıp da kendisine ikramda bulunduğu ve bol bol nimetler verdiği zaman: “Rabbim beni şerefli kıldı” der.
- Buna karşılık onu darlıkla sınayıp da rızkını kısıverince: “Rabbim beni rezil, perişan etti” der.
- Hayır! Doğrusu siz, Allah’tan ikram bekliyorsunuz ama kendiniz yetîme değer vermiyor, ona ikram etmiyorsunuz.
- Muhtaçları doyurmaya birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.
- Mirastan ne gelse, helâl-haram demeden alabildiğine yiyorsunuz.
- Malı mülkü de sınırsız bir sevgiyle seviyorsunuz.
- Hayır! Böyle yapmayın! Yeryüzü birbiri ardınca şiddetle sarsılıp toz-toprak, dümdüz olduğu,
- Rabbinin emri gelip melekler sıra sıra dizildiği zaman!
- O gün cehennem de bütün dehşetiyle getirilir. İnsan o gün, tüm yaptıklarını birer birer hatırlar; ama bu hatırlamanın ona ne faydası olur ki?
- Ölümcül bir pişmanlık içinde: “Keşke sağlığımda şu ebedî hayatım için bir hazırlık yapmış olsaydım” der.
- O gün Allah’ın vereceği azabı hiç kimse veremez.
- O’nun vuracağı bağı hiç kimse vuramaz.
- Ey kâmil bir iman ve sâlih amellerle huzûra ermiş nefis!
- Sen O’ndan râzı, O da senden râzı olarak Rabbine dön!
- Dürüst ve samimi kullarımın arasına katıl!
- Cennetime gir!
ŞEMS SURESİ
﷽
وَالشَّمْسِ وَضُحٰيهَاۙۖ ﴿1﴾ وَالْقَمَرِ اِذَا تَلٰيهَاۙۖ ﴿2﴾ وَالنَّهَارِ اِذَا جَلّٰيهَاۙۖ ﴿3﴾ وَالَّيْلِ اِذَا يَغْشٰيهَاۙۖ ﴿4﴾ وَالسَّمَٓاءِ وَمَا بَنٰيهَاۙۖ ﴿5﴾ وَالْاَرْضِ وَمَا طَحٰيهَاۙۖ ﴿6﴾ وَنَفْسٍ وَمَا سَوّٰيهَاۙۖ ﴿7﴾ فَاَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوٰيهَاۙۖ ﴿8﴾ قَدْ اَفْلَحَ مَنْ زَكّٰيهَاۙۖ ﴿9﴾ وَقَدْ خَابَ مَنْ دَسّٰيهَاۜ ﴿10﴾ كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِطَغْوٰيهَاۙۖ ﴿11﴾ اِذِ انْبَعَثَ اَشْقٰيهَاۙۖ ﴿12﴾ فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللّٰهِ نَاقَةَ اللّٰهِ وَسُقْيٰيهَا۠ ﴿13﴾ فَكَذَّبُوهُ فَعَقَرُوهَاۙۖ فَدَمْدَمَ عَلَيْهِمْ رَبُّهُمْ بِذَنْبِهِمْ فَسَوّٰيهَاۙۖ ﴿14﴾ وَلَا يَخَافُ عُقْبٰيهَا ﴿15﴾
ŞEMS SURESİ’NİN TÜRKÇE OKUNUŞU
Bismillâhirrahmanirrahim.
﴾1-10﴿ Veş şemsi ve duhâhâ. Vel kameri izâ telâhâ. Ven nehâri izâ cellâhâ. Vel leyli izâ yagşâhâ. Ves semâi ve mâ benâhâ. Vel ardı ve mâ tahâhâ. Ve nefsin ve mâ sevvâhâ. Fe elhemehâ fucûrahâ ve takvâhâ. Kad efleha men zekkâhâ. Ve kad hâbe men dessâhâ.
﴾10-15﴿ Kezzebet semûdu bi tagvâhâ. İzinbease eşkâhâ. Fe kâle lehum resûlullâhi nâkatallâhi ve sukyâhâ. Fe kezzebûhu fe akarûhâ fe demdeme aleyhim rabbuhum bi zenbihim fe sevvâhâ. Ve lâ yehâfu ukbâhâ.
ŞEMS SURESİ’NİN ANLAMI
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
﴾1-10﴿ Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir.
﴾11-15﴿ Semûd kavmi azgınlığı yüzünden (Allah’ın elçisini) yalanladı. Onların en bedbahtı (deveyi kesmek için) atıldığında, Allah’ın Resûlü onlara: «Allah’ın devesine ve onun su hakkına dokunmayın!» dedi. Ama onlar, onu yalanladılar ve deveyi kestiler. Bunun üzerine Rableri günahları sebebiyle onlara büyük bir felâket gönderdi de hepsini helâk etti. (Allah, bu şekilde azap etmenin) âkıbetinden korkacak değil ya!
KUREYŞ SURESİ
لِا۪يلَافِ قُرَيْشٍۙ
ا۪يلَافِهِمْ رِحْلَةَ الشِّتَٓاءِ وَالصَّيْفِۚ
فَلْيَعْبُدُوا رَبَّ هٰذَا الْبَيْتِۙ
اَلَّـذ۪ٓي اَطْعَمَهُمْ مِنْ جُوعٍ وَاٰمَنَهُمْ مِنْ خَوْفٍ
KUREYŞ SURESİNİN TÜRKÇE OKUNUŞU
Bismillâhirrahmânirrahîm.
- Li îlâfi kurayş.
- Îlâfihim rihlete’ş-şitâi ve’s-sayf.
- Felya’budû Rabbe hâze’l-beyt.
- Ellezî et’amehum min cû’ın ve âmenehum min havf.
KUREYŞ SURESİNİN ANLAMI
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
- Kureyş’in emniyetini sağladığı,
- Yaz ve kış yolculuğunda onları (güvenliğe ulaştırıp başkalarıyla) ısındırıp yakınlaştırdığı için onlar,
- Bu evin (mabed’in, Kâbe’nin) Rabbine kulluk etsinler.
- Ki O (Allah) kendilerini açlıktan (kurtarıp) doyuran ve her çeşit korkudan güvenliğe kavuşturandır.
KEVSER SURESİ
اِنَّٓا اَعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَۜ
فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْۜ
اِنَّ شَانِئَكَ هُوَ الْاَبْتَرُ
KEVSER SURESİNİN TÜRKÇE ANLAMI
Bismillâhirrahmânirrahîm.
- İnnâ a’taynâ ke’l-kevser.
- Fesalli li-Rabbike ve’nhar.
- İnne şâni’eke huve’l-ebter
KEVSER SURESİNİN ANLAMI
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
- Şüphesiz biz sana Kevser’i verdik.
- Öyleyse Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.
- Asıl sonu kesik olan, senin düşmanın (sana buğzeden)dir.
KAFİRUN SURESİ
قُلْ يَٓا اَيُّهَا الْكَافِرُونَۙ
لَٓا اَعْبُدُ مَا تَعْبُدُونَۙ
وَلَٓا اَنْتُمْ عَابِدُونَ مَٓا اَعْبُدُۚ
وَلَٓا اَنَا۬ عَابِدٌ مَا عَبَدْتُمْۙ
وَلَٓا اَنْتُمْ عَابِدُونَ مَٓا اَعْبُدُۜ
لَكُمْ د۪ينُكُمْ وَلِيَ د۪ينِ
KAFİRUN SURESİNİN TÜRKÇE OKUNUŞU
Bismillâhirrahmânirrahîm.
- Gul yâ eyyuhe’l-kâfirûn.
- Lâ a’budu mâ ta’budûn.
- Ve lâ entum âbidûne mâ a’bud.
- Velâ ene âbidun mâ abettum.
- Velâ entum âbidûne mâ a’bud.
- Lekum dînukum veliye dîn.
KAFİRUN SURESİNİN ANLAMI
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
- De ki: Ey kâfirler.
- Ben sizin taptıklarınıza tapmam.
- Siz de benim ibadet ettiğime ibadet edecek değilsiniz.
- Ben de sizin taptıklarınıza tapacak değilim.
- Siz de benim ibadet ettiğime, ibadet edecek değilsiniz.
- Sizin dininiz size, benim dinim bana.
NASR SURESİ
اِذَا جَٓاءَ نَصْرُ اللّٰهِ وَالْفَتْحُۙ
وَرَاَيْتَ النَّاسَ يَدْخُلُونَ ف۪ي د۪ينِ اللّٰهِ اَفْوَاجاًۙ
فَسَبِّـحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْهُۜ اِنَّهُ كَانَ تَـوَّاباً
NASR SURESİNİN TÜRKÇE OKUNUŞU
Bismillâhirrahmânirrahîm.
- İzâ câe nasrullâhi ve’l-fethu.
- Ve raeyte’n-nâse yedhulûne fî dînillâhi efvâcâ.
- Fe sebbih bi-hamdi Rabbike vestağfirhu innehû kâne tevvâbâ.
NASR SURESİNİN ANLAMI
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
- Allah’ın yardımı ve fetihgeldiği zaman,
- Ve insanların, Allah’ın dinine dalga dalga girdiklerini gördüğün zaman,
- Hemen Rabbini överek tesbih et ve O’ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir.
TEBBET SURESİ
تَبَّتْ يَدَٓا اَب۪ي لَهَبٍ وَتَبَّۜ
مَٓا اَغْنٰى عَنْهُ مَالُهُ وَمَا كَسَبَۜ
سَيَصْلٰى نَاراً ذَاتَ لَهَبٍۚ
وَامْرَاَتُهُۜ حَمَّالَةَ الْحَطَبِۚ
ف۪ي ج۪يدِهَا حَبْلٌ مِنْ مَسَدٍ
TEBBET SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU
Bismillâhirrahmânirrahîm.
- Tebbet yedâ ebî lehebin ve tebb.
- Mâ ağnâ ‘anhu mâluhû ve mâ keseb.
- Seyaslâ nâran zâte leheb.
- Vemraetuhû hammâlete’l-hatab.
- Fî cîdihâ hablun min mesed.
TEBBET SURESİ ANLAMI
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
- Ebu Leheb’in elleri kurusun, (yok olsun) zaten yok oldu ya.
- Malı da, kazandıkları da kendisine bir yarar sağlamadı. (kurtarmadı)
- (O) alevli bir ateşe girecektir.
- Karısı da, odun hamalı (ve),
- Boynunda bükülmüş bir ip olarak (ateşe girecektir.)
İHLAS SURESİ
قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌۚ
اَللّٰهُ الصَّمَدُۚ
لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْۙ
وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُواً اَحَدٌ
İHLAS SURESİNİN TÜRKÇE OKUNUŞU
Bismillâhirrahmânirrahîm.
- Kul huva(A)llâhu ehad.
- (A)llâhu-ssamed.
- Lem yelid velem yûled.
- Velem yekun lehu kufuven ehad.
İHLAS SURESİNİN ANLAMI
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
- De ki: O Allah birdir.
- Allah samed (her şey O’na muhtaç, O kimseye muhtaç değil)’dir.
- O doğurmamıştır ve doğurulmamıştır.
- Ve hiçbir şey O’nun dengi değildir.
FELAK SURESİ
قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِۙ
مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَۙ
وَمِنْ شَرِّ غَاسِقٍ اِذَا وَقَبَۙ
وَمِنْ شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِۙ
وَمِنْ شَرِّ حَاسِدٍ اِذَا حَسَدَ
FELAK SURESİNİN TÜRKÇE OKUNUŞU
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Kul e’ûzu bi-Rabbi’l-felak.
2. Min şerri mâ halak.
3. Ve min şerri ğâsikın izâ vekab.
4. Ve min şerri’n-neffâsâti fi’l-ukad.
5. Ve min şerri hâsidin izâ hased.
FELAK SURESİNİN ANLAMI
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
1. De ki: ben, karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran Rabbe sığınırım,
2. Yarattığı şeylerin şerrinden,
3. Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden,
4. Düğümlere üfleyenlerin şerrinden,
5. Ve hased ettiği zaman hasedçinin şerrinden. (Allah’a sığınırım).
NAS SURESİ
قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِۙ
مَلِكِ النَّاسِۙ
اِلٰهِ النَّاسِۙ
مِنْ شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِۙ
اَلَّذ۪ي يُوَسْوِسُ ف۪ي صُدُورِ النَّاسِۙ
مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ
NAS SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU
Bismillâhirrahmânirrahîm.
- Kul e’ûżu birabbi-nnâs.
- Meliki-nnâs.
- İlâhi-nnâs.
- Min şerri-lvesvâsi-lḣannâs.
- Elleżî yuvesvisu fî sudûri-nnâs.
- Mine-lcinneti ve-nnâs.
NAS SURESİNİN ANLAMI
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
- De ki: İnsanların Rabbine sığınırım.
- İnsanların malikine,
- İnsanların (gerçek) ilahına;
- İnsanlara kötü şeyler fısıldayan o sinsi vesvesecinin şerrinden.
- O ki, insanların göğüslerine (kötü düşünce, şüphe) vesvese verir.
- Gerek cin, gerekse insanlardan (olan vesvesecilerin şerrinden Allah’a sığınırım.)
Kısa bilgi: Kur’an-ı Kerim’de okunacak kısa Ayetler yazımız ile ilgili sizlere bir nebze de olsa faydamız dokunduysa ne mutlu bize. Okunacak Dualar listemizde mutlaka her gün okunması gereken bir çok dua var. Bir göz atmanızı öneririz.